Değerli okurlar,
Dedikodu, başkalarının kişisel ve özel konuları hakkında yapılan konuşmalardır.
Hepimiz, çoğu zaman dedikodudan şikâyet ederiz. Kimsenin hayatı, kimseyi ilgilendirmez diye. Doğru. Herkesin hayatı kendine özeldir, başkasını ilgilendirmez, deriz; ama yine de dedikodu yaparız. Şimdilerde dedikoduya sosyal terapi diyenlerimiz bile var. Oysa dedikodu, insanları gerçekten rahatsız eder. Yapıldığı yer önemli değildir. Mahalle, işyeri… Sonuçta dedikodusu yapılan insanın veya insanların toplumda verimliliği düşer. Toplumun gözü önünde olan insanlar bu duruma daha çok maruz kalır. Gazetelerde, televizyonlarda göz önünde olan ünlülerin magazin olayları birer dedikodudan başka nedir?
Biliyor musunuz, dedikodu insanlık tarihi kadar eskidir.
Resim gibi. Mağara duvarlarına yapılan ilk resimler sanat tarihinin ilk örnekleridir mesela.
Dedikodu ve bir efsane Kral Midas MÖ 738 - MÖ 696 yıllarında, Ankara civarında kurulmuş olan Frigya'nın başkenti Gordion’da yaşamış olan efsanevi Frigya kralıdır. Yaşamı boyunca acılar çekmiş olan Midas, "eşek kulak"larıyla ya da "dokunduğu her şeyi altına çevirmesiyle" ünlenmiştir.
Yapılan bilimsel çalışmalarda Midas'ın anne karnında bir hastalığa yakalandığı ve başının anatomik yapısının bozuk olduğu anlaşılmıştır. Çirkin bir görünüm oluşturan bu hastalık, Midas’ın kafatasında belirgin izler de bırakmıştır.
Özellikle de kulakları çok şekilsizdir. Halkından utanan Midas'ın sürekli olarak başına geçirdiği bir "serpuş"la gezdiği, kulaklarını hiçbir zaman göremeyen halkının ise, krallarının kulakları hakkında yorum yaparak, göremedikleri kulakları eşekkulağına benzeterek kralları hakkında dedikodu yaptıkları düşüncesi kuvvet kazanmıştır.
Hadi şimdi sizinle Midas’ın dedikodusunu yapalım!
Eşekkulaklı Midas
Eşekkulaklı Midas efsanesi MÖ 4000 yıllarında yaşanan bir olaya dayanır.
Atena kendi icat ettiği flütü tanrıların önünde çalmak ister. Flütü çalarken Athena'nın yanaklarının şişmesi ve yüzünün komik bir hal alması Hera ile Afrodit'i eğlendirir ve onunla dalga geçerler.
Bu duruma çok sinirlenen Athena, İda Dağı eteklerindeki bir kaynağa gidip sudaki yansımasından flütü çalarken yüzünün aldığı şekle bakar. Athena flüt çalarken gerçekten de çok çirkin olmaktadır. Bunu görüp iyice sinirlenen Athena flütü lanetler ve atar.
Çoban Marsias ise Athena'nın attığı bu flütü bulur ve çalmaya başlar. Tanrı icadı bu flütten oldukça güzel sesler çıkmaktadır ve onu çalan Marsias’ın ünü her yere yayılır. Güzel sanatlar ve müzik tanrısı Apollon, her yerde çaldığı bestelerden bahsedilen Marsias’ı çok kıskanır. Sadece ikisi arasında geçecek olan bir yarışma düzenler. Kral Midas’ın başkanlığındaki jüri üyeleri ve halkın önünde yarışma başlar.
Hem Apollon hem de Marsias oldukça güzel ezgiler çalar. Ancak jüri üyeleri Apollon’dan korktukları için oylarını ona verir. Kral Midas ise haksızlık olmaması için 2 puanlık oyunu Marsias için kullanır. Berabere kalmaktan hoşnut olmayan Apollon, Marsias’ı oyuna getirir. Flütü tersten çalar ve onun da aynısını yapmasını ister.
Ters tuttuğu flütten ses çıkaramayan Marsias yenilir.
Oyunu Marsias’tan yana kullanan Midas’a çok kızan Apollon, onun kulaklarının iyi duymadığını iddia eder. İnsan kulağını hak etmediğini savunur ve kulaklarını uzatıp eşekkulaklarına çevirir. Midas, kulaklarından çok utandığı için serpuşla (başlık) dolaşmaya başlar. Bir gün berberi saçlarını keserken Midas’ın kulaklarını görür; ama Midas, hiç kimseye anlatmaması şartıyla berberin yaşamasına izin verir.
Berber, bu sırrı uzun süre saklar; ancak birilerine anlatma ihtiyacı içini kemirir. Karnı şişer, adeta çatlamak üzeredir. En sonunda dayanamaz ve ıssız bir yerde derince bir çukur
kazıp Midas’ın sırrını oraya fısıldar, yağmur yağar, çukur suyla dolar, ağaç kökleri suyu çeker ve yaşamak için suyu tüm dallarına, yapraklarına gönderir.
Rüzgârla sallanan ağaçlar, fısıltılar halinde: ‘’Eşekkulaklı Midas, eşekkulaklı Midas!‘’ diye şarkı söylemeye başlar, Midas’ın sırrını her yere yayarlar.
Değerli okurlar, dedikoduya maruz kalmamak için önemli ve gizli bilgilerinizi kimseyle paylaşmayın söylenen giz söylendiği kişi tarafından saklanmaz ve eklenerek yayılır söylenmezse de berber gibi de çatlatır.