Yaşlanma!

Abone Ol
Yaşlanma insan hayatında fiziksel ve zihinsel gerilemeye yol açan, yaşam kalitesini azaltan geri döndürülmesi imkansız bir kavram.

Dünya da doğum ve ölüm oranındaki dengesizlikler (özellikle gelişmiş ülkelerde ) nüfusu hızlı bir şekilde yaşlılık sürecine doğru sürüklemektedir. Bu durum öyle bir hal almıştır ki sosyoekonomik açıdan ülkeleri ciddi ciddi tehdit etmektedir. 

Genç nüfus aynı zamanda ülkenin üretici işgücü olarak değerlendirlmektedir. Yaşlı nufüs ise ülkelerin üretim faaliyetlerine oldukça sınırlı bir şekilde katılmaktadır. Kesin bir yaş sınırı konulmamış olsa da birçok kaynak 65 yaş ve üzerini yaşlı nüfus olarak adlandırmaktadır.  

Bugün dünyada yaşayan her 10 kişiden biri 65 yaş üzeridir, bu oran son otuz yılda yüzde altmış üç kadar artış göstermiştir.

Ülkemizde yapılan istatistikselçalışmalarda beklenen yaşam süresi 75 yıl bulunmuştur. Bu yaş önümüzdeki yıllarda artacaktır. Çalışan işgücünün, çalışmayan yaşlı nüfusu beslemek zorunda olması tüm dünyada olduğu gibi artık ülkemizde de büyük bir ekonomik sorun olarak algılanmaktadır.

Yaşlanan nüfus sadece ekonomik sorunlar olarak karşımıza çıkmaz. Kuşak çatışmaları, gelişen teknolojiye uyum sorunu, yaşlılara bakım, sağlık sorunları, sosyal güvencesizlik, dışlanma, yalnız kalma, istismar gibi sosyokültürel sorunlarda  en az ekonomik sorunlar kadar önemlidir.

Yaşlılık dönemi insanların içinde bulunmak istemedikleri bir yaşamsal evredir. Çünkü yaşlı denilince insanların aklına zayıflık, başkalarına muhtaç olma gibi olumsuz düşünceler gelmektedir.

 Günümüzde yaşlılık ile ilgili politikalar yaşlıların yaşam kalitesini ve genel sağlığını arttırmaya odaklanmalıdır. Ülkemizde yaşlı nüfus altı milyon gibi bir rakama ulaşmıştır. Bu sayı bir çok Avrupa ülkesinin toplam nüfusundan fazladır. Bu durum ülkemizde yaşlılık ile ilgili çalışmaların daha acil olduğunu göstermektedir. 

Sağlıklı yaşlanma konusu artık gündemimizdedir. Yaşlılara sunulacak hizmetlerde onlarla birlikte hareket ederek sorunların çözümüne yönelik hizmet birimleri oluşturulmalıdır. Sosyal yardım uygulamalarına erişimleri hakkaniyetli bir şekilde sağlanmalıdır. 

Sağlık problemlerinde öncelikle birinci basamak aile hekimlerimiz yardımcı olmalı yetersiz kaldığını düşündükleri durumlarda yaşlıların üst basamak hastanelerde tedavi edilmelerine yönelik önlemler alınmalıdır.

Yaşlı bakımında ise öncelikle hastanın bakım aktivitelerinde bağımsız olmasının sağlanması önemlidir. Kişi yakınlarına yük olduğu hissinden uzaklaştırılmalıdır. Amaç yaşlı bireyi günlük hayata kazandırmaktır.

Hedefimiz Dünya Sağlık Örgütü’nün tüm dünya için önerdiği SAĞLIKLI YAŞLANMA olmalıdır.